0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

KKTC diye isimlendirdiğimiz coğrafyada çok ama çok ilginç olaylara şahit oluyoruz. Soygun, hırsızlık, rüşvet gırla gidiyor. Yoook, ben yolda yürürken, arabadan inen ave refüjde yürüyen kişileri soyan kişilerden veya 10 kuruşa aldıklarını 1000 kuruşa satan utanmadan yoksun bazı esnaftan bahsetmiyorum. Ben halk olarak seçtiğimiz dütlerinin kapladığı koltukları büyük, yaptıkları ile başımızı önümüze eğip utanmamıza neden olan, zat-ı muhteremlerden söz ediyorum.  Zam kazıkları ile anamıza ‘Yandım Anam’ türküsünü, babamıza kazık elektrik faturasını ödeyemediği için ‘heryer karanlık şarkısını söyletirken yedi sülalemizi ağlatan, doymadım doyamadım şarkısını dillerinden düşürmeyen bazı efendilerden bahsediyorum. Ve onlara biz sizi rüşvete talim edin. Çukur tabaklarınızı hınça hınç doldurun diye seçmedik demek istiyorum.

DÜNYADA HİÇBİR SİYASETÇİ PARMAK SALLAYARAK TEHDİT SALLAMAZ

Başbakanımız Basın gününde verdiği mesajda, Basın özgürlüğü hakaret değildir. Yalan ve hakaretin yalan ve hakaretin özgürlük gibi sunulmaya çalışılması özgürlüğe zarar verir dedi. Bu tür saldırılara Kıbrıslı Türk hoşgörüsü ile yaklaşmış da bundan, KKTC’nin üst kurumlarında görev alanların, yargıçların, muhalefet, iktidarın ayırım gözetilmeksizin siyaset dünyamızın tehdit ve saldırı altında olduğunu dile getirdi. Yani, bunun Yanni’si Nigolisi yok. Çıkaracağım yasa ile kaleminizin burnunu kırıp, dilinizi gurguranıza sokacağım demek istedi. Evkafın su Meselesine gelirsem dünyada gazeteciler için uygulananlar var. Mesela yazdıklarını veya iddia ettiklerinin yalan olduğu ispatlanırsa ‘Hukuki ‘ yollara başvurularak onlardan yaptığı yanlışın bedeli dütlerindeki dona kadar alınarak ödetilir. KKTC hariç dünyada hiçbir siyasetçi koltuğunda parmağını ‘Demoklesin ‘ kılıcı gibi sallayarak ceza davaları ile kafanızı uçururum tehditti yapmaz. Yasalar buna izin vermez. Basın hakaret ve saldırı olmadığı müddet Özgürdür.

SERDİNÇ’İN BELGELERİNİN KÜÇÜK KISMI BİLE TSUNAMİ ETKİSİ YARATTI YA HEPSİ YAYINLANIRSA?

Saadete gelirsem Serdinç Maypa’nın 226 adet değişik konulara ait rüşvet ve hamhum iddiaları vardı. Tabi bunların belgeleri var. Polis bu belgelerden yararlanarak bazı kraliçelerin, bazı baron diye geçinenlerin sahte diplomalarını, tepeden paraşüt ile inen bazı müdürlerin rüşvetlerini ortaya döktü. Serdinç’in bu belgeleri, Veba gibi değdiğini çürütüyor. Bu belgelerin çok azı yayınlandı. Bunlar bile ülkede ‘Tsunami’ etkisi yarattı. Yıkılmaz sanılan koskoca binaları yerle bir etti. Belgelerin bu kadarcık kısmı bile ortalığı yerle bir ettiğine göre varın siz geride kalan büyük kısmının neler yapacağını hesaplayın.

OĞLUNU KAÇIRAN EFENDİ KİM?

Daha da ileri gideyim, bizim ‘Minik Kuşlar’ polisin bir belgede ülkede söz sahibi bir kurumun yönetim kurulu başkanın oğlunun da ismini tespit ettiğini söyledi. Tabi tutuklama öncesinde polis belli yerlere bilgi verir. Ve Ertesi sabah harekete geçerek oğlan tutuklayıp mahkemeye çıkartılacağını söylediğini öne sürer. Ama gece yarısı 3-4 gibi oğlanın Rum tarafından ülke dışına bay bay diyerek el salladığını söyledi. Peki o muhterem kişiye oğlunun tutuklanacağını ve mahkemeye çıkartılacağının haberini ‘ Güvercin’ ile kim uçurdu dersiniz? İşte basın mensuplarına aba altından sopa gösterilmesi bundandır.

**

UBP’DE KURULTAY SAVAŞI BAŞLADI ÜSTEL İLK GOLÜ YEDİ

Geçtim Kurultay öncesinde ‘Maşallah’ köy gezileri çoğaldı. Tepebaşında gençlere arazi verip konut sahibi yapacağım vaatlerinin bini de bir paraya satılıyor. Neyse, siz bazı bakanların, biz başbakanı destekleyeceğiz demesine bakmayın. O işe eskiden ‘düt’ korkusu şimdilerde ‘Koltuk’ korkusu diyorlar. Birkaç tanesini tanesini tenzih ederek söylüyorum çoğu o kadar yıprandı ki,  cürümleri kadar yer yakmayı geçtim, sandıkta boğulmama hesapları yapıyor. Bize gelen duyumlar Ünal Uçuran Üstel için hiçte hayırlı değil. İzlem Altuğra Girne’de demir çiğniyor. Kutlu Evren gel kurultay gel diye ellerini ovuşturuyor. Başbakan kendi evi olan Girne’de bile zorda. Peki Mağusa’da, durum ne? Bence Mayfoşi. benim hesaplarıma göre Derviş abim, her zaman olduğu gibi sessiz ama zamanı gelince yanındaki telefona sarılıp, be Hasan, be Hüseyin siz ne yapacağınız bilirsiniz diyecek diye düşünüyorum. Peki çamurlara buladığı ve kapının önüne koyduğu Sunat Atun, çamurlardan sıyrılıp arkasında mı yürüyecek? Sanmam. Çavuşu tokatlarken görüntülenen Ersan Saner’in sanırım esamisi artık okunmuyor. Sıçanın sidiğinin okyanusa ne kadar faydası varsa onun da o kadar faydası olur.

Güzelyurt’ta, Menteş gündüz, kendini defolu mal gibi seçim dışı bırakılmayı hazmedecekmi? Yada Ali Pilli’ye sen eskiden İngiliz Gazmiri gibi kaliteli ürün denilenin aksine, ama defolu çıktın denilerek görmezden gelinmesini içine sindirecekmi? Yada sandıkta göz göre göre boğulmasını seyredilen ve kazanacak denilen noktada kaybetmesine seyirci kalınan Aytaç Çaluda kurultayda etkin bir rol üstlenecekmi?

Lefkoşa, Başbakanın bölgesi değil. Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı ve kurultaya etki edemez çünkü tarafları gücendirmek istemez. Hüseyin Özgürgün İstanbul’da ve buralarda sinyali zayıflayan televizyon gibi sinyaliniz zayıf. Tekrar kurulum yapın veya prizi tekrar kapatıp açın diyor. Birde bu koşuya Hasan Taçoy ile Albank’ın yönetim kurulu üyesi Ahmet Karavelioğlu’nun yanısıra,  Olgun amcaoğlu ile Faiz Sucuoğlu’da katılırsa halk için yemede yanında yat denilen Kayseri baklavası, Sn. Üstel için Urfa’da Mıra.

Neyse Başbakan Basının Tehdit altındayız diyor.  Anlamadım yahu kim tehdit altındadır. Sizmi yoksa çukur tabakları tıka basa doldururken kahveyi höpürdeterek içen bazı siyasetçilerimizin yapmaya çalıştıkları sonrasında halk ve basın mı? Yoksa Şener Levent, Serdinç Maypa gibi belgeler ile doğruları gözler önüne seren gazeteciler mi? Yoksa şahsına münhasır hazırlanan birçok ihaleleri dile getirip iptal eden ve bu nedenle birçok kez bazı siyasetçilerin göz gez, arpacık diyerek hedef yaptığı TV programlarından kovulan benmi?

Bu arada özür dilemek bir erdemdir. Sahibine mesajlarda Gayretköy’de dağıtılan T izinlerini kaleme almıştım. Sonradan T izinleri verme işini Başbakanlığın uhdesine aldığını öğrendim. Meğer UBP’nin herşeyi, Başbakan’ın yakın dostu Ju Ju’da o köyüymüş. Gayret Köy’de dağıtılan ‘T’ izinleri ile ilgili Erhan Arıklı’ya yönelik eleştiri yapmıştım. Meğer T izinleri Ulaştırma Bakanlığından alınarak Başbakanlığın uhdesine verilmiş. Ju Ju,  Gayretköy, ve T izinleri, Bermuda Şeytan Üçgeni gibi. Sevgili Dostum Erhan Arıklı kusuruma bakmasın. Günahına girdim. Özürlerden bir demet, kusura bakmalardan bir buketimi kabul etsin.