NERDEN NEREYE GELDİK VE NEREYE GİDECEĞİZ
Ahh bu 74 öncesi, bir çoğumuzun sancısı, özlemi, aradığı yıllar. Hasretle depreşen komşuluk ilişkileri, dostluklar, yardımlaşma, üretim, paylaşım, samimiyet kokan ilişkiler, mutlu çocuklar, devlet okullarında güzel bir eğitim, ahlak ve din konularının saptırılmadığı bir düzen, menfaatlerin minimum olduğu bir ortam, çıkar uğruna bir şeylerin heba olmadığı yıllar, toprağın verimi, insanın vicdanlı ve merhametlisi ve daha sayamayacağım birçok erdem ve yaşanmış gerçekler hep özlem duyduğumuz, aradığımız ama asla bir daha eskisi gibi olamayacağımız o günler, o yıllar ve geçen süreçteki değişimin içimizdeki acı sızısı!!! İnsanımızdan başlamak istiyorum, o yıllarda yaşanan sevinçler de acılar da hep birlikte oluyordu. Birinin acısı bir diğerinin de acısı olabiliyordu. Sevinçler kıskanılmadan paylaşılıyor, başarılar alkışla taçlandırılıyordu.
Takdir ve saygı Kıbrıs Türkünün önde gelen davranışları arasındaydı. Ganimet kültürü sonrası bazılarının zenginleşmesi, içimize karışan yabancı kültür, hazıra alıştırılma ve siyasetteki kirli işlerin azar azar artması ile menfaatlerin ön plana çıkması, zaman içerisinde insanoğlunda değişime sebep olmuştur.
Herkes için değil tabii ki bu değişim!! İçimizde halen daha yıllara ve olaylara inat, temiz kalıp, kendi kişiliğinden ve karakterinden ödün vermeden yaşam sürenler de bulunmaktadır. Yani uzun lafın kısası 74 sonrası biz yerli nüfus alabora olduk, dağıldık ve bir daha bir araya gelip de mücadele edecek ne o gücü kendimizde bulabildik, ne de bu gidişata dur demek için umurumuz oldu!!!
Gelelelim 74 öncesindeki üretime, ülkenin ihracat durumuna!!! Bizim bir Sanayi Holding’imiz vardı ki neler neler üretilmezdi!!! Plastik eşyadan tutun da konfeksiyona kadar!!! Keçiboynuzu’nu (harnup) İtalya’ya ihraç ediyorduk, düşünebiliyor musunuz!!! Şimdi ise keçiboynuzu ambarlarda çürüyüp çöpe gitmektedir. Köylü hep üreten kesim, çiftçi ve hayvancı olarak çalışmaktaydı. Lakin 74 sonrası bu kesimdeki insanımız da Devlet memuru yapılarak üretimden koparıldı.
Amaç ve hedef belli bir zamanda Kıbrıs Türkünü üretimden koparıp, hazıra alıştırmak, ekonomik olarak Anavatan’a bağımlı yapmaktı. Bu yüzden de üretimden uzaklaştırma politikası saat gibi çalıştı, ekonomi zayıflatıldı ve bizler Anavatana bağımlı olduk. Bununla da kalmadık “besleme” damgası yedik. Bu arada tek havayolu şirketimiz olan KTHY’ını da göz göre göre batırdık.
Bunu da araya yerleştirmiş olayım. Elbette tüm bu yaşanılanlara sebebiyet verenler, bizde kendini sözde siyasetçi sanan hükümet eden kişiler oldu. Toplum da ne koparırsam düşüncesi ile bunları destekledi ve zaman içerisinde sosyal ve ekonomik çöküntü ağır ağır kendini hissettirdi. Aklı başında insanımız şimdi geriye dönüp baktığında, elbette 74 öncesini özlüyor, arıyor. Şunu da unutmamak gerekmektedir
o yıllarda “düşman” olarak nitelendirilenin yeri yurdu belli idi. Saldırının nereden geleceği de bilinmekte idi. Ama şimdi bir bakın, dört bir yanımız yabancı uyruklu insanlarla dolup taşarken, 74 öncesinde kriminal olay diye bir şey yok denecek kadar az iken, ülke suç cenneti olup çıktı. Nereden nereye geldiğimizin kısa bir özetini yapmak istedim. İleriye gidemedik, geçmişe özlemi hep dillendirdik ve nereye gittiğimiz, yolumuzun nereye çıkacağı da meçhul. Dahası azala azala yok olmaya yüz tuttuk.
VESSELAM.