NE BİRLİK NE DE DİRLİK HAYAL OLDU

Daha önceki bir köşe yazımda belirtmiştim, “Meclis toplumun aynasıdır ” demiştim. Nasıl ki onlar birbirlerinin kuyusunu kazmaktan, her fırastta yumruk yumruğa gelmekten hiçbir şeyde orta yolu bulamıyorlar, toplumun da aslında onlardan kalır yanı yoktur. Hatta, biz artık toplum sıfatından çıktık, topluluk bile olamadık. Dağınıklık, bölünmüşlük, bin parça oluş, yok oluş, çekememezlik, her birimizi sonbaharda sağa solan savrulan ağaç yaprakları gibi bir yerlere savurdu.

Kalanlar da zaten birbirleri ile didişmekten, birbirlerini karalamaktan, birbirlerine nispet ve gıybet yapmaktan yok olma yolunda ilerlediğimizin farkında değillerdir. Atalarımızın bu topraklar için yaptığı mücadele günümüzde baltalanırken seyirci kalmamız artık toplum olarak mücadele ruhumuzu yitirdiğimizin en net kanıtıdır.

Düşünsenize, yıllarca “aman topraklarımıza düşman girmesin” diyerek cephede günlerce aç susuz nöbet tutan büyüklerimiz, 74’te şehit verdiğimiz soydaşlarımız ve yakılıp-yıkılan evlerimiz barklarımız, kayıplarımız bugün bu toprakları yabancılara peşkeş çekmemiz için mi yapılmıştı tüm bu mücadele ve tantana!!!! Toprak altında yatanların kemiklerini sızlattık, hatta inim inim inlettik.

Hükümet edenlerin peşkeşine göz yumduk, seyrettik ve geçmiş yıllarda yapılan mücadeleyi hiçe sayarken, şehitlerimize de saygı duymadık. Bunlar bayrak, millet, vatan sevgisi altında her türlü sahtekarlığı yaparken, biz yine tüm bu olan olayları seyretmekten öteye gidemedik. Toplanalım, eylem yapalım diyenler çok, ama iş icraata gelince herkes korkak, herkes çekimser, herkes bir yerlere saklanmış durumdadır.

Çünkü birlik yok, beraberlik yok, mücadele ruhu yok. En acı olan da Mecliste bizi temsil edenler içerisinde bu topraklarda doğmamış, bu topraklarda mücadele vermemiş ve bu toprağın insanını hor ve hakir gören yetersiz bakiye tiplerin başımıza Bakan olmasıdır. Nasıl bir siyaset düzeni içerisinde göz göre göre yok oluşu yaşıyoruz ve nasıl bu kadar umursamaz bir toplum olduğumuzu dize gelmez bir şekilde yaşıyoruz, hayret!!!! Toplum olarak ya da topluluk, artık adını koymakta bile zorlanıyorum, çürümüşlük ve kokuşmuşluk ayyuka çıktı.

Yani sadece Meclis içi değil, dışarıdakiler de onlar kadar suç teşkil etmektedir. Bizler bir denklemin tarafları isek, bu denklemin denklemsizliğe dönüşmesi her iki tarafın da hataları ile vuku bulur. Bu yüzden her birey kendini sorgulamalı, neden bu hallere düştüğümüzün sebepleri ile yüzleşmeli, neden insanı duygularımızı yitirdiğimizi gözden geçirmeli ve neden kendi coğrafyamızda böylesi bir kadere mahkum olduğumuz denkleminin sebeplerini sorgulamalıdır. Belki o zaman minik adımlar bizi yeniden birbirimize kenetler, belki!!!!

VESSELAM