GEÇMİŞ DERS VERİR, GELECEK İHTİYAT GEREKTİRİR

Geçmişten ders çıkaran ve gelecekte olabilecekler konusunda ( kişisel ve toplumsal) ihtiyatlı davranan kaç kişiyiz bilemiyorum ama ben bu konularda çok titiz davranıyorum. Geçtiğimiz günlerde kuzenimle bir kahve içip sohbet ettik. Kendisi yoğun bir tempo ile çalıştığı için uzun zamandır bir kahve içip sohbet etme imkanı bulamamıştık. Sevdiğim ve fikirlerine değer verdiğim bir insan olmakla birlikte, zaman zaman çok ters düştüğümüz konularda mevcuttur.

Ama tartışmayı bilen ve karşılıklı fikirlerimize saygı gösteren bir yapıdayız her ikimiz de!!! Konu Kıbrıs meselesine ve Rumlara gelince yine bu konuda çakıştık. Aslında, ayni düşünce yapısında olsak da, bir noktada zıt kutuplarda yer alıyoruz.

Ben, Güney kesimine sıkça geçen, alış verişi oradan yapan (konfeksiyon) restoranlarında vakit geçirmeyi çok seven ve kafelerinde kitap okuyarak zaman değerlendirmesi yapan bir insanım. Çünkü, orada medeniyet var, servis yapan garsonlar güler yüzlü, saygılı ve üzerlerinden güzel kokular yayılıyor etrafa!!! Dahası biraz gecikmeli servis yapılıyorsa mutlaka üzerine kahve veya tatlı servisleri kendilerinden oluyor.

Marketleri büyük ve her aradığınızı bulabiliyorsunuz. Hem taze, hem de her kesime hitap eden bir fiyat düzeni var. Büyük alış-veriş merkezlerinde rahatlıkla bir gününüzü harcayabilir, güzel vakit geçirirsiniz. Bize bir bakın, her markette farklı fiyatlar, taze sebze-meyve bulmak için sabahın köründe market işi yapmak zorundasınız. Öyle vakit geçirebileceğimiz büyük alış-veriş merkezleri yok. Olsa da zaten WC’leri kullanılmaz derecede pis, insan kalabalığı ve insan profilindeki kalitesizlik hemen göze çarpan ilk unsurlar olur.

Neyse, sözü fazla uzatmadan asıl konuya geleyim, kuzenim bana 2004’te yapılan referandumu hatırlattı. Kuzey buna %65 evet derken, Güney’den hayır cevabı gelmişti. Çünkü, bizi istemiyorlar, kendilerini Ada’nın hakimi olarak görüyorlar ve bizim azınlık statüsünde yer almamızı istiyorlar. Yıllardan beridir süregelen mentaliteleri budur. Her ne kadar birçoğumuzun güney kesiminden güzel dostlukları olsa da, ben ve benim gibiler barıştan yana olsa da, bugün yine referandum yapılacak olsa, emin olun ki ayni oran yine çıkacaktır.

Unutmamalıyız ki dostluk başka bir şey, siyasi görüş ve politik çıkar çok daha farklı bir şey!!! Yeniden birlikte bir arada yaşanır mı? Muamma!! Çünkü, jeopolitik yapısından dıolayı Kıbrıs hep dış güçlerin ilgi alanı olmuştur ve bu iki toplumu “böl ve yönet” siyaseti güdülmektedir. Dahası, onlar ciddi bir Devlet yapısına sahip iken ve özgür bağımsız bir ülke iken, bizde Devlet tanımına uygun bir yapı olmamakla birlikte, hakkımızda TC’nin hüküm verdiği bir siyasi güç mevcuttur.

Bana göre ne TC’de hayr, ne Güney’de şer!!!! Kendi toprakları üzerinde güçlü bir Devlet yaratmayı bilemeyen, beceremeyen bizler, hem siyaset adamları, hem de toplum olarak eşit derecede suçluyuz. Bu düzene dur diyememek bizleri “azınlık ve besleme” konumuna düşürmüştür. Bundan sonra ne olur bilemem. Çünkü, siyaset adamı değilim, politikacı hiç değilim, ki sonucu kestirebileyim. Lakin, gözlemlerim ile doğruları aktarmayı, duygu ve düşüncelerimi paylaşmayı yazılarımda hedef alırım. Güney ve Kuzey’in kaderi “ne senle, ne de sensiz” misali gibi!!! Sevgili kuzenime gelince, o bu konularda fazla katı olsa da “Ruma güvenmek akıl işi değil” derken, geçmişten ders çıkarmış ve geleceğe ihtiyatla bakan birisi olarak, kendisini bu konuda haklı bulmaktayım.

Vesselam.