0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Her iş istemekle olsaydı, ya da her arzu sadece “isterim” demekle yerine gelseydi, o zaman dünya çok daha başka bir boyutta olur, insanlar ve insanlık ne halde olurdu kestirmek de mümkün olmazdı. Bizim efendilerin bu diline dolanan “Eşit-Egemen Devlet” hikayesini her duyduğumda ne kadar gülünç bir istem olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum.

Bir kere bireysel olarak düşünecek olursak, kendimizi biri ile denk tutacaksak olursak , ilk önce o insanın tahsil durumunun, bizim tahsil durumumuza denk gelip gelmediğine, ardından da sosyal ve kültürel alanda ne kadar gelişmiş olduğuna bakar, denklik durumunu teraziye koyar, ölçer – tartar ve ona göre hareket ederiz. Olması gereken ve usulü bu!!! Devlet olarak da baktığımız zaman, Güney ile Kuzey kesiminin arasında bir eşitlik olabilmesi için Devlet kriterleri gözden geçirilmelidir.

Su ihtiyacımız Anavatan’dan, Elektriğimiz 40 senedir bitmeyen bir çile, alt yapı yetersiz, nüfus taşıma, sağlık hizmetleri geri, pahalılık zirve yapmış durumda, asgari ücretli ayın onundan sonra açlık çekmekte, kaçak işçi çalıştırmada adımız ön sıralarda, Türk Lirası hiçbir değeri olmayan bir para birimi, ülkede giriş-çıkışlar denetimsiz, güvenlik sıfır, kriminal olaylar tavan, uyuşturucu kullanımı 13 yaşa kadar inmiş durumda, trafik ise günün her saati tam bir kaos ve eğitim konteyner sınıflarda olmakla birlikte, üniverite sayısı arttıkça eğitim seviyesi düştü ve sahte diploma alanların sayısı her geçen gün artmaktadır.

Yollar yetersiz, araçlar ve binalar neredeyse inşaatlardan fazla, yeşil alanlar katledilmekte, çöp imhası hep bir problem….. da gider, sorunlarımız çok. Çünkü, Devlet olmak, ülke yönetmek, başlı başına bir sorumluluktur. Bilgelik ister, plan ister, proje ister, vizyon ister, misyon ister, saygınlık gerektirir, araştırmacı olmak ve diğer dünya ülkeleri ile denk olabilmeyi yakalama için emek, çaba, zeka, üretim ve imkanları, sınırları zorlamak gerektirir. Bu saydıklarımın hiçbirisi, bizim kendini Devlet adamı olarak tanımlayanlarda, ya da ülke yönettiğini sananlarda yoktur.

Egemenlik konusu ise, Türkiye’nin garantörlüğü yanı sıra, tamamı ile dış siyasette söz hakimi olduğu Kuzeyin toprakları üzerinde, egemenliğin tanımına bakınca “egemenlik”ten bahsetmek çok saçma olur. Yani, “Eşit-Egemen Devlet” olmayacak bir cümleden ibarettir. Bunun arkasına sığınarak da çözümsüzlükten beslenerek, giderek daha bir söz hakkı olmak ve bu topraklar üzerinde hakimiyet kurmak temel düşünceyi oluşturmaktadır. İstemekle bir şeyler olsa idi eğer….. neyse, anlayan anlamıştır demek istediklerimi!!! Vesselam