BİR KEZ DAHA OLSA NE YAZAR

Bu ülkede dönemin Başbakanı olan kişi hakkinda zamanında ayyuka çıkan olayları şimdi burada tekrardan yazmayacağım. Çünkü, zaten bu usulsüzlüklerin ne olduğu hususu hepimiz tarafından bilinmektedir. Sosyal medya sayesinde artık hiçbir şey sır kalmıyor. Gerek makamın verdiği ego patlaması ile yapılan usulsüz işler, gerek ise özel hayatın deşifre olması ile basına düşen haberleri sağır sultan bile duymuştur. Sakın ha, “herkesin özel hayatı bizi ilgilendirmiyor” demeyiniz.

Eğer bir ülkede Başbakan koltuğunda oturuyorsanız, makamınız icabı atacağınız adımı yüz bin defa düşünüp atmanız ve topluma örnek bir kişilik sergilemeniz gerekmektedir. Bizdekilerin sergilediği davranışlar da aşikardır. Gelmiş geçmiş tüm Başbakanların hazin sonunu hepimiz hatırlıyoruzdur değil mi sevgili okurlarım!!!

Bir kere bu ülkede Demas-Alzheimer yaş sınırı 60’lara kadar düşmüştür. Çağın hastalığı olmakla birlikte, pandeminin yarattığı stres, vurulan aşılar ve memleketin siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı toplum olarak bizleri de zaten beyin/hafıza/ bellek sıkıntısına sokmuştur. Şimdi şuan düşünüyorum da 68 yaşına gelmiş bir kişi, bu ülkenin başına Başbakan oluyorsa, bu insan bu ülke için ne kadar verimli olabilir? Veya bu insanın hafızası ne kadar güçlü olabilir ki, yapılması gerekenleri, sıkıntıları, toplumun durumunu belleğine kazıyabilir kapasitede olsun?

Ha diyeceksiniz, kendisi hiçbir şey yapmayacak, etrafındaki danışmanları ve pek kıymetlisi o afet, işleri çekip çevirecek!!! Yapmayın Allah aşkına, bizde yeni yetişen gençlerimizde öyle cevherler var ki, bunlar maalesef görmezden gelinip bir kenara itiliyor. Çünkü kendileri kurmuş oldukları bu çarkın içerisinde, usulsüzlüklerini yaptırabilecek ve bu usulsüzlükleri görmezden gelecek, kendilerine en yakın adamlarını seçerler.

Yani, bilgi-donanım-iş tecrübesi hiç önemli değil. Evet, kurultay bitti, #Üstel yeniden türlü entrikalarla kazanmış bulundu. Bir önceki yazımda yazmıştım, Üstel kazandığı takdirde neler olacak diye, bu yüzden bunları yinelemeyeceğim. Lakin, toplumun durumunu da değerlendirecek olursak, maalesef çok acıdır ki, menfaatleri uğruna geleceğini, onurunu ve kimliğini hiçe sayan, tüm erdemlerini bir pula satan arsız ve yüzsüz bir insan topluluğu var olmaktadır.

Bunun yanında cahilliği de unutmamak gerekir. Bundan sonrası için “umut” ve “gelecek” kelimeleri her kim ki kullanır, hayal görür demekten kendimi alamayacağım. Bu ülkede iyi bir geliri olan yaşayıp gidecek, olmayan da her geçen gün fakirleşerek, ekmek kavgasi için yaşam mücadelesi vermekle meşgul olacak. KKTC’nin gelecekteki konumu ise büyük reisin iki dudağı arasından çıkarak şekillenecek. İşte, Türkçe konuşan Kıbrıslı’nın iradeyi göz göre göre sattığının gerçeği bu noktadadır. Ve kendi sonunu kendi elleriyle yazmıştır. Daha da yazmayayım.

Vesselam.