ÜLKEMİN MANZARALARI

Günlük yaşamda ülkenizin çok sık karşılaştığınız manzaraları nelerdir diye sorsalar, sırasıyla başlardım saymaya ama saymakla biter miydi, bilemiyorum. Bir kere günün hangi saatinde evden dışarıya çıksanız trafik keşmekeşine takılıp kalıyorsunuz. Son yıllarda bu keşmekeşin içerisine bir de paketçiler eklendi. Bunları gördüğünüz anda bir kenara çekip durun bence ve geçmelerine müsaade edin. Zira, zehir gibi arabaların arasından geçerek adeta “motocross” (motorlarla yapılan hız yarışı) yapıyorlar.

Gün içerisinde markete gideceksinizdir mutlaka. Burada alış-veriş yaparken, hep bir fiyat kontrolü ve aklınızda aldıklarınızın hesabını yaparak vakit geçirirsiniz. Çünkü, birçok markette üründe fiyat etiketi olmadığı gibi, kasada da farklı bir fiyat alışılagelmiş bir durum oldu. Memlekette denetimsizlik tavan yaptı. Fakat, endişe etmeyin çıkmaz ayın çarşambasında Başbakan bu durumu kontrol altına alacak.

Arabanız yakıt istiyorsa evden çıktığınızda, benzinciye gidene kadar fiyat artışı olabilir, buna da şaşırmamalısınız. Zira, bizde zamlar artık ışık hızı ile yol alıyor. Ha bir de, hayat pahalılığı artışı verilecek müjdesinden hemen sonra, toplum kendisini zam furyasında alan taran olmuş hissediyor.

Ehh, bu memleketin siyaseti de bu, başka da bir şey bildikleri yok. Öyle icraat falan beklemeyin, en iyi yapıkları iş zamlar ve yabancıya toprak satmak. Bunda da tabi, komisyonlar sayesinde köşe olanlar var. Kim olduklarını anladınız siz. Sakın ha öyle “vatan, millet, bayrak” hikayelerine aldanıp da “birlik, beraberlik” havası yaratmalarına aldanmayınız. Nufüs meydanda!!! Ülkenin dört bir yanından üçüncü ülke vatandaşı fışkırıyor. Parklarda uyuyanlar, kaldırımlarda içip içip sızanlar ve daha neler neler var!!!

Üretim can çekişirken, hayvancı hayvanlarına otlak bulamazken, portakallar dalında çürürken, gençlik iş için başka ülkeye göç ederken, memlekette kriminal olaylar her geçen gün artış gösterirken, ekonomik sıkıntılardan eşler mahkemelerde boşanmak için sıra beklerken, üniversite cenneti yapacaklar diye eğitimi memleketin yüz karası haline getirirken, hapishanede yatanların sayısı gün be gün artarken, trafik kazaları hız kesmeden artarken, ani ölümler sorgulanmaz iken, uyuşturucu kullanım yaşı ilkokul çağlarına inmiş bulunurken, çocuk ve kadın istismarı hızla yükselişe geçmişken, ucuz işçilikten memleketin insan kalitesi ucuzlarken, emek sıfırlanırken, kumarhaneler kumarcılarla dolup taşarken, bu durumu turizm gelişti diye savunan zihniyetler ortada göğsü kabararak gezerken, ülke ekonomisi çıkmazlar içerisinde iken, TL mum gibi erirken, Cumhurbaşkanı il il, memleket memleket gezer iken, hükümet mecliste gırgır-şamata yaparken, muhalefet kış uykusuna yatmış gibi dururken, bu memlekette bu manzaralar hiç bitmez.

Artar ama eksilmez. Haa onlara soracak olursanız, onlar bu manzarayı taktıkları pembe gözlüklerden dolayı işlerine gelmediği için göremezler. Biz bu manzaraları, senelerdir artış göstermesine rağmen sadece izliyoruz. Ve bekleyerek umuyoruz ki belki bir gün düzelir. Hayır, düzelmeyecek. Çünkü, insan yaşadığı mekanı, çevreyi, iyileştirmek için önce sevmeli, mücadele etmeli. Biz tükendik ya da tükenmişlik sendromundan bir adım öteye geçemedik.

Vesselam.