Sahibine Mesajlar
Sn. Recep Tayyip Erdoğan , Türkiye kanallarında haberleri izlerken, toplu taşıma araçlarının sürücülerinin, halk ile Ev sahibi, kiracı ile Eski eşlerin yanısıra kayınvalide, kayınço eski damat ile karşı karşıya. Sığınmacı ve göçmen olarak Türkiye’ye gelen ile halk karşı karşıya. Mecliste vekiller karşı karşıya. Ithal kalemtraş kalem ile. Ithal yem, ithal inek ile.ithal kartuş, ithal yazıcı ile. Ithal kalem ithal silgi ile karşı karşıya. Haberleri dinlerken çölde dolu yağmuruna tutulmuş arap gibi şaşırıp kalıyorum. Türkiye’ye gelen göçmen vatandaş ile. Memur, vatandaş ile Taksici,- müşterisi ile siyasetçi rakibiyle, tüccar , esnaf ile araç sahipleri yol vermedi diye bir birleriyle, öğretmen,, öğrencisiyle, şoför- yolcu ile, İsrail askeri bir insan yerine vücudu delip diğer filistinliyi de öldürmedi diye kurşunu ile kavga edip duruyor. Geçtim ithal buğday, ithal inek ile, ithal saman ithal koyun ile, ithal kalem, ithal silgi ile, ithal kartuş, ithal yazıcıyle parçalanıyor. Dolar, Euro ve Sterlin ellerine göre buldukları TL’yi eşek sudan gelinceye kadar dövüp, ağzını burnunu kırıyor. Garibim kaçsada, kurtulamıyor, saklansa da kurtulamıyor. Olanlar da biz halka oluyor. Sn. Erdoğan,sahi ama ne olacak bu milletin hali ? bizleri bu hallere düşüren siyasilerin bu durumu anlamasına HARF’ler yetmedi, bari Hâl’den anlasalar.
**
Sn. Ersin Tatar, Avustralya’dan hoş geldin. Memleketten ayrılmadan sana tebriklerimi ileteyim dedim. Kuyruklarını kurtaran Timsahlardan sonra, boks maçı yaptığın ve sırtlarını yerden kaldırmadığın Kanguru’larda sen ülkeye dönünce bayram yapmış. Şimdi Zimbave’deki Arslanlar ile Kongo’daki orangutanları bir telaş sarmış ki sorma. Ya sırtını kimsenin yere yapıştıramadığı Reisi Cumhur Tatar bizim buralara uğrarsa halimiz nice olur diye kara kara düşünürlermiş. Arslan ne yeleğim kalır ne krallığım rezil olurum dermiş. Orangutan, ormanların en güçlü hayvanı olarak ün saldım. O Tatar tarafından elimden alınırsa halim nice olur dermiş. Sn. Tatar iyisimi sen bu defa Antartika’ya git. Oraları ıssız. Kutup Ayılarını kuyruklarından tutup rezil edersen çok yankı yapmaz.
**
Sn. Ünal Üstel, bir defa halkın menfaatine birşey yapasın dedin, onu da yüzüne gözüne bulaştırdılar. Et dedin, ama et güneşin altında fazla kaldıp ve fazla ellendiğinden dolayı koktu. İthal etin üzerinde gezinen kurt sinekleri Japonun Kamikaze pilotları gibi dalıp dalıp Allah ne verdiyse oraya boca ediyor. 5. sınıftaki bir talebinin bаbаsı teşekkür getir bilgisаyаrını yenileyeceğim dedikten ve gelen teşekkürden sonra F 5’ e bаsıp aha yeniledim deyip gitti. Sizde uçuracayım deyip ‘Ozon’ tabakasından bizi aşağıya bırakı yeniliyorsunuz. Sn. Başbakan, bir dilek tutup yıldız gibi kayarsın. Sen et konusunda dilek tuttuktan sonra kuyruklu yıldız gibi kayarken, sanırım gemi Mercan Kayalıklarına tornistan etti. Mercan Kayalıkları üzerinde şaşkın şaşkın bakarken, ellerini ovuşturarak, kurultay güzelmi güzel diye sordun. Kurultay güzel olmasına güzelde değişimi simgeler. O simgeler de mahalleyi işaret eder.
**
Sn. Erhan Arıklı, Sen Yavuz Sultan Selim’in, Mercidabık ve Ridandiye savaşından sonra Memluk devletini ortadan kaldırdığı gibi T izinlerini ortadan kaldırdım demiştin. Bunu duyan bazı som ağızlılar hemen Fısıltı Gazetesinde 8 sütündan verdikleri manşet haberde artık vermeyecem dediğin T izinlerinden 3 tanesini güya, Yeniboğaziçi YDP ilçe Başkanına armağan ettiğini yazdı. O som ağızlılar rahat durmuyor ki, üst manşettende, Ankara’da ikamet eden yakın akraban BDHK ihalelerinde başı çekiyormuş dedi. Rahat durmuyorlar ya, illa velakin birşey icat edecekler. Güya YDP Başkan YDP’nin başkan yardımcısı Karadenizli kardeşimizin oğluna da istihdam kıyağı çekmişsin.İftiraları bitmedi. Güya Bertan Zaroğlu’na da yüz görümlülüğü pardon imza görümlülüğü olarak hatırı sayılır bir miktarın yarısın sonrada diğer yarısını Sterlin olarak verecekmişsin. Ben som ağızlılara inanmadım. Senin gibi Holding sahibini kıskanıyor ve senin bir bir defa öyle işler yapmaz.
**
Sn. Özdemir Berova, geçtiğimiz günkü tekne gezintiniz sanırım mükemmel geçti. Maliye işi doktorluğa hiç benzemez. Ay başı geldi, maaşları ödemek için para ara dur. Bilmem hangi bakanlığın ihalesi var para için uğraş dur. Adamda ne sinir sistemi kalır nede sabır. BuIutIar ağIamasa yeşiIIikIer güImez. Sizinde tekne gezintisi ile dinlenme fırsatınız yoksa, bu beden bu stres ve sinire dayanmaz. Sizin 120 kiloluk vücut stres ve sinire dayanmadığı gibi, bizim 85 kiloluk vücüt da sizin Maliyenin alo demeyen telefonlarına dayanamaz. Maliyenin telefonları rezaletin de ötesinde. 3 gün sürekli aramama karşın bir alooo sözcüğünü benden esirgedi. Telefonu kaptığım gibi yere çalayım dedim, otur be fakir oturduğun yerde sen kim telefonu yere çalmak kim deyince mamurladım. No cevap alınca kalktım o sinir ile ‘Tabanvay’ı kullanarak Maliye’ye gittim. Tam patlayacayım, filmlerde bombanın patlamasına bir saniye kala esas oğlanın bombanın patlamasını önlediği gibi, emeklilik bölümündeki memurların yaklaşımı ve güler yüzlü davranmaları fitil tutuşan bendeki bombayı 1 saniye kala patlatmadı. Yaaaa!..
**
Sn. Emrullah Turanlı, bu millet sana gancayı taktı. Bir türlü rahat ettirmiyor. Yemek masasında bile dır dırları bitmez. 56 milyoncuk, 59 milyoncuk gibi İki sokum Lokmaları boğazında bırakırlar. Şimdi de senin Ercan’da yapacağın Butik Otel’e taktılar. Güya Butik Otel dediğin miniminacık boy fukarası otel gökdelenmiş. 5 katlıymış. Boy fukarası, gece kondu gibi miniminnacık otelin, yok 269 odalıymış yok 538 yatak kapasiteliymiş ve bir debi deryaymış. Eski Ercan binasının yanına yapacağın otel ayrıca 790 ve 795 metrekarelik iki ayrı çok amaçlı salon ve 720 metrekarelik fuaye varmış. Neymiş efendim bu salonlar herhalde Kumarhane içinmiş.Allah Allah Ağa mukunun üstüne muk s…mayacağı gibi koskoca Ağa’nın salonlarının ne için yapılacağı hiç sorulurmu. Sn. Turanlı, hayat üçbuçuk ile dört arasındadır. Siz Ağa’lar ‘Maraba’nın ayın sonunu getirmek için bir yerlerinin üç buçuk attığına bakmayın. Ve dört dörtlük yaşamaya devam edin.
**
Sn. Dursun Oğuz katıldığınız bir TV programında,bugüne kadar yetiştirenin hakkında sürekli tahmin yaptığı nüfusu, korkmadan göğsünüzü gere gere açıkladınız. Ve Hayat Pahalılığı rakamlarında doğruluktan hiç şaşmayan ve adı doğrucu ‘’Davut’’a çıkan İstatistik Kurumunun verilerine göre, ülke nüfusu 407 bin" dediniz. Her ne kadar vermiş olduğunuz rakam, Serdar Denktaş’ın verdiği bir milyonun yanına bile yaklaşmadı ama olsun. Karadeniz’li Temel, bizim Tursun, söylediyse doğru söyler birader. Yalnız haçan sayarken bazen ya geceleri, yada gündüzleri hesaba katmaz ama Yanılma payı sadece birdir. Ya 408 bin olur yada 406 bin olur dedi. Ayşaba, Dursun evladım, fırınlardan her gün çıkan 1000 adet somun ekmeğe, tren yolları gibi uzayan araç kuyruklarına bakarak 407’bini söyledi. Eeee vallahi yalan mı söyledi?
**
Sn. Hasan D.Yıldırım, sosyal medyadaki paylaşımında, TL’nin anasına yandım anam türküsünü, babasına da gel ay başı gel şarkısını söyleten dolar stabil gidiyor. Geride fon müziği icra eden Brent petrol orkestrasının yaylı sazlarının akardu bozulduğu için detone durumuna düşer dedin. Akordu bozulan, detone durumuna düşen Brent kardeşten alınan petrolden, Litre başına alınan fif 0.25 krş dan, 4 tl'ye ulaştı. 3.75 tl indirim yapılması gerekir. Ama yapmayanlar kadar, bunu dile getirmeyenler de suçlu dedin. Sn. Yıldırım, suçu %22 hayat pahalılığı örttü tamamdır? Bir sonraki hayat pahalılığına kadar uykuya devam. Gatriyaba, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır dedi. Bunların arkasına döndüm baktım kimse yok. Muk var dedim.
**
Sn. Mustafa Yeşil, senin ile sanırım denealarımız hiç uyuşmadı. Ama nedense sana yapılan yanlışları da görmezden gelemiyorum. İnsan Nerede nasıl yattığının değil de, nerede, ne halde nasıl olacağını düşünmeli. Yasaya uymaz diyerek yapmadıkların işler için, seni daire daire döndürdüler. Sanayi Dairesi Müdürüydün, ayağının altına muz kabuğunu koydular ve seni oradan Trafik Dairesine iadesiz pul koyarak postaladılar. Şunu yap, bunu yap dediklerinde yasaya uymayanları yapmadığın için seni oradan da iadesiz pulu yapıştırarak karayollarına gönderdiler. Yetmedi geçimsiz, kavgacı mühürünü yapıştırarak seni bu defa Ulaştırma bakanlığına gönderdiler. Şimdi gözden ve gönülden düşenler posta pulunu yapıştırarak Sıcak bir çayın, Çorbanın, taze ekmeğin, ama en önemlisi sadakatin nasıl güzel bir ikram olduğunu bilmeyenler seni o koltuktan da postalama hesabları yapacak diyor bizim minik kuşlar. Sn. Yeşil, Neymiş bazıları bunları yaparken kendini çok pozitif hissediyormış. Yа bunlar gebelik testi misin? Alkаli pil mi? Akü mü? Nedir anlamadım.
**
Sn. Hüseyin Amcaoğlu, Allah aşkına hangi yakıtı kullandığını bize de söyle. Senin hızına erişmek için ne tip bir akaryakıt kullandığını bizim gibi millette merak ediyor. Ferari bilmem kaç saniyede 100 Km. Çıkıyormuş. Vallahi o bile senin hızına yetişemiyor. Bir bakıyorsun etkinlik düzenleme işlerindesin. Bir bakıyorum çevreyi daha güzel hale getirmek için geceleri bile gündüze çeviriyorsun. Yetmedi okullarda milli günler için hazırlık yapıyorsun. İnsanı hayallerine ulaştıracak en önemli şey, çalışkanlığı, işine sadakati ve iş yapma konusunda cesaretidir. Eh bunlarda sende fazlasıyle var. Ve bölge halkı bunun karşılığını fazlasıyle alıyor. Bazıları kırmızıyı geçtim, yeşilde bile geçemiyor. Maşallah seni kırmızı bile durdurmuyor. Yola devam Hüseyin.
**
Sn. Mustafa Naimoğulları Nasihat ile uslanmayanın hakkı kötektir. Hükümeti Hümayun sokağında, Aloooo orada biri varmı diye birilerini arıyorsun ama ses yok. kapıyı tıklatıyorsun kapı ses veriyor ama içindekilerde ses yok. Kapıyı, yıkıyorsun ama yine ses yok. Gancelliyi başlarına geçirince nihayet birileri ses veriyor. Mustafa başkan, ünlü düşünürler, çürüyen meyvelerin çekirdeklerinden çok güzel bahçeler hasıl olur dedi. Muk olur. Güzel bahçeler oluşursa bizim çürüyen meyvelerden ne muk yemeye bir yeşil dal bile çıkmıyor dersin? Teşbihte hata olmaz. Dinsizin hakkından imansız derler gelir derler. Efendilerin hakkından gelirken Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduğunu bazılarına gösterttin.
Fıkra
Az Biraz Sadaka Fıkrası
- Hocam Allah rızası için az biraz sadaka verir misin?
- Az vermek şanımdan değildir.
- O halde çok verin Hocam!
- O da senin şanından değildir gafil!