BİZ DEĞİŞMEDİKÇE HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEYECEK

Herkes ülkenin gidişatından memnun değil. Herkes ağlayıp sızlıyor ve değişim istiyor. Adalet doğru çalışsa da, yargı herkese eşit davransa da, bu ülkedeki gidişat belli bir düzeyde yoluna girecektir. Esas sorumluluk toplumun omuzlarındadır. Lakin, herkes kendi havasında, herkes menfaatleri neredeyse orada ve herkes işine geldiği gibi davranmaktan hiç de geri durmuyor.

Oysaki, köklü değişimlerin başında insanoğlunun kendisini değiştirmesi gelmektedir. Aynaya bakıyor musunuz hiç kendinizle yüzleşmek için? Nerelerden nerelere geldik diye soruyor musunuz kendinize? Terazide denge sağlayabiliyor musunuz yaşamınıza dair? Kaçımız bu dediklerimi yapıyor, buna zaman ayırıyor ya da önemsiyor tüm bu soruları? Emin olun çok az sayıda insanlarız. Yeterli sayıda olsaydık eğer, bugün yaşadıklarımız bu denli uç noktalarda çaresiz olmazdı.

Nankördür insanoğlu diyorlar ya, aslında boş bir söz de değil hani. Zira, günümüzde duruşundan, kişiliğinden, karakterinden ödün veren o kadar çok insan var ki…. Tüm yaşanmışlıklarda sebep sonuç ilişkisi aranmadığı için geldiğimiz nokta bellidir. Vurdumduymazlık, bananecilik, bencillik, çıkar ilişkileri tavan yapmış durumda iken, değişim beklemek sadece aptallıktır. Kendinizi eleştirdiğiniz oluyor mu hiç?

Kişiliğinizde yanlış bulduğunuz karakteristik özellikleriniz ile yüzleşip, onları değiştirme çabasına girdiğiniz oldu mu hiç bu güne kadar? Bence birçoğumuzda olmamıştır. Oturmuş, düzenin değişmesini bekliyoruz. Oturmuş, önümüze pişirilip sunulan her bir yazgıyı kadermiş gibi benimseyip kaşıklıyoruz. Ne acıdır ki, kaşıklarken de tuzunun ve acı biberinin çok aşırı olduğunu bile bile yemeye devam ediyoruz. Sonra da dönüp “ah dilim yandı” diyoruz ve rahat bir nefes almak için üzerine bir bardak su içiyoruz.

Hükümet edenlerin önümüze koyduğu kazıkları yiyip içmekten davula döndük de yine de toplum olarak çare üretmeyi değil, çaresizliği yol haritası bildik. Beklemeyin sevgili okurlarım bu ülkede bir değişim. İllaki bir değişim olmasından yana iseniz, kendinizle, doğru ve yanlışlarınızla bir muhakemeden geçerek yüzleşin. “Ben” olmamalı “Biz olabilmeli” diye hep söylüyorum da, kaçımız bunu becerebildik.

Bugün ülkede bir savaş çıksa, herkes herkesin üzerine basıp çiğneyerek sığınaklara koşacaktır. Bu can havli değildir emin olun. Bu, birlik ve beraberlik ruhunun 74 savaşı ile yitirilmiş olduğunun bir gerçeğidir. Pandemi döneminde bir bakanımız ekonomik sıkıntılardan dolayı demişti ki “kazandıklarımızı birlikte paylaşarak yiyeceğiz”. Oysa, onlar köşe olurken toplumun belli bir kesimi, giderek daha çok fakirliği tatmıştır.

Çok kısa bir örnek daha verip konuyu noktalamak istiyorum. Bizler sağlık sıkıntıları, ilaca ulaşamama sorunları ile boğuşurken, Başbakanımız değil miydi TC’de en lüks hastanelerde göz ameliyatı olup da boyuna kontrollere giden? Bu konu bile bizim “birlikten kuvvet doğar” cümlesi ile hareket etmemize yeterdi. Ama biz sadece seyirci kaldık. Ve seyirci kaldığımız müddetçe menfaatlerimiz için susup oturdukça, kişiliklerimizi daha güçlü bir karaktere dönüştürmedikçe değişim beklemeyelim, olmayacaktır. Vesselam.