0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İnsan olan, acıyı hissedebilen tüm gözler, İsias davasına odaklanmıştı. Yine bir erteleme haberi ile aileler bir kez daha yıkıldı. Bu konu hakkında bu güne kadar pek yazıp-çizmedim. Çünkü, evlat acısının üstüne bir acı daha olmadığını çok iyi biliyorum, ailelerin hissettiklerini hissedebiliyorum ve özellikle “anne” ler için bu acıyı anlatacak sözcük bulunmadığını ve yine onları teselli edebilecek hiçbir şeyin bulunmamakla birlikte, tek tesellinin ilahi adaletin tecelli etmesi olacağıdır.

Bu yüzden, mahkeme süreci uzadıkça sinirler gerilmekte, acılar daha bir derinden gelmektedir. Onlara buradan bir kez daha kayıpları için başsağlığı ve süreç için de sabır diliyorum. Sahte diploma davasına gelecek olursak en son Eski İçişleri Bakanı sekreterinin de diplomasının sahte olduğu konusu basında yer almıştı. Tabi yazım yayinlanana kadar yenileri çıkmazsa… Ben pek şaşırmadım doğrusu. Devlette 31yıl fiili hizmet etmiş birisi olarak, Bakan sekreterlerinin ve şoförlerinin kendilerine tanınan imtiyazlardan dolayı, ne kadar şımarık ve ne kadar ego sahibi olduklarını çok iyi biliyorum.

Arada mütevazi olanlar da vardır elbette. Bu yüzden, sözüm meclisten dışarı da diyerekten, onları bu tipler ile ayni kefeye koymuş olmayayım. Mesela, benim dönemimde bir Bakan sekreteri vardı ki, kendisini ülkeyi yöneten Kraliçe sanıyordu. Oysa, liseyi bile zar-zor bitirmiş, Bafidi şivesinden dolayı konuşmalarını değiştirerek, diksiyon yapmaya çalışırken daha da gülünç bir duruma düşen bir insandı. Ve yine halen bir makam sahibine sekreterlik yapıyor.

Bazı makam sahipleri için eğitim, bilgi, kültür ve düzgün konuşma sanatı hiç önemli değildir. Ve elbette şöferler, bazıları kendi kimliğini bakan kimliği ile karıştırarak o havaya girmekte ve gerçek kimliğini unutacak kadar cahil ve gülünç bir duruma düşmektedir. Verilen imtiyazlar ile şımarık tavırlar sayesinde hem makama, hem de bu makam sahibine eksi puan kazandırmaktadır. Ama dedim ya, asıl mesele bilgi, görgü ve kültür değildir.

Ne olup bittiği konusunda ortak bilgi sahibi olarak, bunu kendi leyhine çevirmek ve koz olarak kullanmak en büyük özellikleridir. Devlet dediğinizde, aranan vasıflara uygun kişiler yer-yurt sahibi olmaz ise olacağı budur işte. Bir de şu asgari ücretlinin haklarının Haziran ayında görüşülmesi hususuna biraz değinmek istiyorum. Pahalılık almış başını giderken emekçinin hali per-perişan. Ama Çalışma Bakanı 150 bin TL maaş alırken emekçi kardeşlerin durumunu nasıl değerlendirsin ki.!!! Malum, empati yeteneği yoksunu insanlar doluşmuş meclise “hep bana, hep bana” siyaseti güdüyorlar.

Muhalefete de birazcık değinmek istiyorum. O kadar güzel bir seyirci kitlesi olmuşlar ki, memlekette her olup biteni izliyorlar ve dut yemiş bülbül taklidi yapıyorlar. Güneşin bastonu olup çıktılar. Memleketteki ani ölümlere gelince, hiçbir yetkili de çıkıp demiyor ki, aşıların yan etkileridir. Şu bir su götürmek gerçektir ki, vücuda giren her ilaç bir zehirdir. Bir yanımızı tamir ederken, başka bir yanımızı mutlaka bozar. Bana göre yaşanılan ani ölümlerin sebebinin bir çoğu, aşıların vücudumuza yaptığı yan etkilerdir.

Son zamanlarda bu konular üzerine okuduğum makalelerde özellikle “Hacamat” yaptırarak bu etkilerden kurtulmak mümkün diyor uzman kişiler. Ben buna inanıyorum. Çünkü, eski zamanlarda tüm hastalıklar doğal yollardan, doğadaki bitkilerden ve Hacamat yaptırarak hastalığı yenme formülü idi. Memleket halleri yaz yaz bitmez. Bugünlük bu kadar sevgili okurlarım, sağlıcakla kalın. Vesselam.