SÖZ SAHİBİNE İADE

ERSİN #TATAR: “Kıbrıs Türk halkı 74 öncesine dönmek istemiyor”. Belki bir çoğumuz dönmek istemiyordur ama birçoğumuzdan fazlası da bu yönetim ve bu sistemsizliğin içinde yaşamak istemiyor. Bu memleketi bu hale getirenleri, buradaki ekonomik çöküşü, nüfus asimilesini ve siyasetteki istikrarsızlık ile siyasetçideki öngörü yoksunluğunu kabul etmiyoruz. Bu yüzden de, yetersiz bakiye vasfı taşıyanların açıklamaları geçersizdir.

ÜNAL #ÜSTEL: “Emekçilerin haklarını korumak, çağdaş çalışma koşullarını sağlamak için çalışmalarımız devam edecektir”. Devam eden çalışmalarınız neticesinde, yaşanan bunca haksızlıklar, asgari ücretlinin alım gücünün her geçen gün düşmesi ve sizlerin bu güçlü edebiyatı karşısında, bu siyaset anlayışınızla hiçbir konuda yeterli olmadığınız apaçık meydandadır. Boş boş konuşmayın.

FİKRİ #ATAOĞLU: “İşçi ve emekçilerimizin özverili çalışmaları, katkıları her zaman çok önemlidir”. Oysa siz kişisel çıkarlarınız uğruna her zaman meyve veren ağacı taşlamış bir kişisiniz. Bakanlığınızda hiyararşik düzeni ve kıdemi, alan taran ettiğiniz günleri size hatırlatmakta fayda var. Sizin kitabınızda ast-üst yoktur, emeğe kıymet yoktur, çalışana takdir yoktur. Sizde ancak, sizin borunuzu öttürene mükafat ve değer vardır.

ERHAN #ARIKLI: “YDP, KKTC’nin kaderini belirleyecek bir partidir”. KKTC’nin kaderini belirlemek ne size, ne partinize, ne de buradaki parti ve siyasilere kalmıştır. Çünkü, sizler vizyon ve misyon sahibi olmamakla beraber, her biriniz emir eri görevi yapmaktasınız. Aynada kendinizi fazla iri yarı görüyorsunuz ya da aşırı hayalperestsiniz. Geçmiş olsun.

NAZIM #ÇAVUŞOĞLU: “Sahte diploma konusunda ceza alması gereken ceza alacak”. Bu güne kadar UBP, hangi yanlısını cezalandırmıştır ki!!! Bırakın ceza vermeyi, siz bu gibi olayların üstüne bir de makam –mevki vererek ödüllendirirsiniz. Zira sizin için makbul olan, yalan-dolan-hırsızlık gibi işleri benimseyip, sizlerin yolunda gidenlerdir.

TUFAN #ERHÜRMAN. “Mevcut durumdan, şikayetçi değilim, memnunum diyen tek bir insan bile yoktur”. Hal böyle iken ve bu durumu da çok iyi analiz etmiş iken, neden üzerinize düşen muhalefet görevini tam anlamı ve layığı ile yerine getirmiyorsunuz? Esas mesele ve önemli nokta burada Tufan efendi. Bize edebiyat yapan bir muhalefet değil, gerçek muhalefet görevi yapacak kişiler gerekiyor.

BERTAN #ZAROĞLU: Yeniden siyasi arenada yer almanız büyük cesaret. Büyük cesaret diyorum. Çünkü, o kadar entrika ve hileye maruz kalmışsınız, arkadan hançerlenmişsiniz ki, ama yine de gidip el sıkışarak “birlik ve beraberlik” demişsiniz. Dikkat edin, “önüm arkam, sağım solum sobe” diyerek oynanmaz bu oyun.

SADIK #GARDİYNOĞLU: 1 Mayısta işçi çalıştıracaklara yasal yükümlülüklerini hatırlatacağınıza, siz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak ödev ve sorumluluklarınızı günü gününe ve harfiyen yerine getirin de, bırakın sermaye patronlarına öğüt vermeyi.

SERHAT #AKPINAR: “Yüksek öğretim yıllardır yok olma mücadelesi veriyor” derken, diliniz sürçmüş olacak ya da realistlikten uzak bir yapınız var. Yüksek öğretim yıllar içerisinde her köşede biten üniversiteler sayesinde, eğitim ve öğretim yerlerde sürünür. Öğrenci kalitesi düşük, eğitim kalitesi düşük. Verilen sahte diplomalar da bunun en gerçek açıklayıcısıdır.

DOĞUŞ #DERYA: “Kamu kaynakları dar bir elit gruba aktarılıyor, hepimiz topluca yoksullaşıyoruz” cümlenize atfen şunu sormak istorum. Siz mecliste muhalefet olarak bunlara seyirci kalmadınız mı? Onlar malı götürürken, siz de oturup izlemediniz mi? O zaman bu cümleyi kurarken, bu soruyu da kendi kendinize sormanız gerekmez mi? Biz muhalefet olarak bütün bunlar karşısında ne yaptık, diye!!! Bu gibi cümleler kurarken daha bir etraflıca düşünmenizi salık veririm. Vesselam.