HÜKMET ÇÖZÜM ÜRETMİYOR
Ne demişti bir basın demecinde Başbakan: “”Sorunların üstesinden gelip icraatlara devam edeceğiz”. Geçmişte Turizm Bakanı iken, birlikte çalışma imkanımız olmuş ve söylemlerinin bir yalandan ibaret olduğunu birebir yaşayarak görmüştüm. Bu yüzden, Başbakan olduktan sonra yapmış olduğu hiçbir açıklamaya itibar etmedim. Sözlerine itibar edenlere de akıl sır erdiremedim. Bunca yıllık vekillik hayatında memlekete hatırı sayılır bir çivi çakmamış bir insan ama serveti sorgulanacak cinsten.
Malum, dokunulmazlıkları hepsini de “Kral” statüsüne kendi hükümdarlıklarına oturtmuş bulunmaktadır. Gelelim memleketin hallerine, daha önce yazmıştım, okullar açılır açılmaz eğitimde kaos yaşanacak diye. Bugün bakıyorum tam bir felaket. Kimi okulda ders var, kimisinde grev. Kimi okullarda öğleden sonra eğitim var, kimisinde yok. Kimi okullardaki öğretmenler greve katılmayıp ders yaparken, kimilerinde greve katılıp ders kesintisi yapan var. Herkes kafasına göre bir yol çizmiş gidiyor. Ne sendika, ne bakanlık bu rezilliğin önüne geçemiyor ve olan elbette çocuklarımıza oluyor.
Bir de tam gün eğitim diye öğünüp bunun için hiçbir zemin yaratmayanlar var ya… ben artık onlara ne diyeyim!!!! Çocuklarımız eğitimde deneme tahtası olmuş adeta. Hal böyle olunca ben velilere de şaşıyorum. Bir türlü organize olup eğitim bakanının kapısına dayanmadılar. Eylem nasıl yapılır bilmiyorsanız, biraz dış basın bültenlerine kulak verin, bir izleyin. Kimler nasıl ve ne şekilde mücadele ediyor. Yok, bizde “tıs” yok.
Herkes sosyal medyada yazıp çiziyor ve bu şekilde bu sorunların çözüleceğini sanıyor. Eğer bu dönemde okula giden bir evladım olsaydı ne öğretmen bırakır, ne eğitim bakanı bırakır ne de sendikacı bırakırdım. Dayanırdım kapılarına ve evladımın hakkını arar, savunur ve insan gibi bir eğitim alması için ilk ben pankart açardım. Korktukça susmanın bedeli gün gelir ağır ödenir. İşte o gün bu günler olsa gerek.
Eğitimdeki kaosu geçiyorum, turizme geliyorum. Girne Antik Limanın durumu bir türlü netleşmez iken, her kafadan bir ses çıkar. Turizm Bakanı ve müsteşarın verdiği sözler “boş” çıkınca işletme sahipleri verdi veriştirdi. Oysa ki, Limanda ilk sorunlar başladığında buraya gitmiş ve röportaj yapmak istemiştim. O zaman kimse bu isteğime sıcak bakmamıştı. Gerçekleri konuşmak istememişlerdi, menfaatleri ağıt basmaktaydı. Şimdi her yer alan taran olunca, verilen sözler tutulmayınca, işler sarpa sarınca basında verip veriştirenler her geçen gün çoğalmaya başladı.
Geç kaldınız beyler. “Susma susdukça sıra sana gelecek” demişlerdi. Yıllarca Limanın kaymağını yediniz, kiraların üzerine yattınız, torpille limanda her istediğinizi babanızın malı imiş gibi yaptınız, yaptırdınız. Şimdi kaymak yok, işin sonucu yok, ne zaman biteceğine dair kesin bir tarih yok. Hal böyle olunca da ateş aldınız. Ne diyeyim, dere her zaman kütük getirmez. Vesselam.