0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

1964 yılında UNFICYP  tarafından Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları arasında çatışmaları engellemek ve Ada üzerindeki düzen ve kanunun normal şartlarda devamını sağlamak amacı ile kurulmuş çok uluslu askeri birliktir. Kuzey ve Güney arasında “Yeşil Hat” denilen bölge oluşturulmuş ve Kuzey ile Güney ikiye ayrılarak BM askeri bu bölgede konuşlandırılmıştır. Ancak, yıllardan beri süregelen BM’nin taraflı davranışları, her fırsatta Rumu kayırması ve onların yanında bir duruş sergilemesi bildiğimiz, göz göre göre şahit olduğumuz olaylardır. Bazı örnekler verecek olursak, Taksim Sahası olaylarını ve bir de geçen gün Pile’de meydana gelen olayları örnek gösterebiliriz.

Görüşmeler esnasında taraflı olduğu konusunu burada hiç kaleme almıyorum. Türk tarafı olarak bizler birçok sınırlarımızdan ödün vererek geri çekildik ve burayı BM askerine bıraktık. Sırf ara bölge daha genişlesin ve vurma- vurulma olayları olmasın diye. Yine bu bölgelere örnek verecek olursak, Taksim sahası Çetinkaya, Aykasiyona Kaymaklı, Çağlayan Bölgesi gibi) . Geçtiğimiz günlerde basında yer alan olaylı yol yapımı ile ilgili Pile-Yiğitler bölgesi de bu bölgelerden bir tanesi idi.

Elbette BM askerinin üzerine şirolar ile yürümek hoş bir davranış değildi. Kaba kuvvet ile yapılan hiçbir hareket, sizi haklı olsanız dahi artık o hakkı savunamaz duruma getirir ve haksız duruma düşürür. Pileli Kıbrıslı Türklerin yaşam standartlarına katkı sağlamak için yapılacak olan bu yol, iki toplum arasında gerginlik yaratırken, BM askerinin almış olduğu tavır ve yapmış olduğu açıklamalardan dolayı da, bize bir kez daha yanlı olduğunu, taraflı davrandığını göstermiştir. Gönül isterdi ki, bu yol yapımı çalışmaları, olayları tırmandırıp aksiyona sebep vermesin. Lakin, olan oldu ve dünyaya yine uzlaşıdan yoksun, kaba kuvvet kullanan Türkler olarak gösterildik.

Burada işin temel özüne inecek olursak, Dünyada Müslümanlar için güdülen siyaset, tek bir tane Müslüman kalmayana kadar durmak yok zihniyetidir. Hristiyanlığı yaymak, sonsuza kadar yaşatmak, kiliseyi ön planda tutmak tek hedefleridir. Ve tüm bunlara rağmen ne acıdır ki, bizler kendi topraklarımız içerisinde bölünmüş, birlik ve beraberlik ruhumuzu yitirmiş, kendi içimizde birbirimizi yiyip bitirmekteyiz.

Yanlış siyaset ve siyaset adamlarının elinde geleceğimiz her geçen gün karanlıklara gömülmektedir. Şimdi buradan devlet yetkililerine sormak isterim: BM askeri toprağımızı zapt etti diye üzerine şiro ile yürürken, hiç düşündünüz mü kendi topraklarınızı Ruslara, İsraillilere satarken vicdanınız sızlamadı mı? Şehit kanı ile sulanan bu topraklarda asıl mücadele edenlere bir avuç toprak verilmez iken, taşıma nüfusu mal-mülk sahibi ettiğiniz için vicdanınız rahat mı? Siyasette bir hedef olur, siyaset adamında bir duruş olur. Bir avuç toprak vermeyiz diyorsanız, bu uygulama tüm yabancı güçler için geçerli olmalıydı.

Vesselam.